Yarım asır önce gerçekleşen ve adaya barış getiren, Kıbrıs Barış Harekatı’nın nasıl gerçekleştirildiğini çarpıcı fotoğraflarla anlattık.
Kıbrıs Adası’nda Türklerin uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden tam 50 yıl geçti.
Yarım asır önce adada Türk toplumuna karşı artan şiddet olayları ve Rum Milli Muhafız Teşkilatı’nın (EOKA-B) gerçekleştirdiği darbenin ardından Türkiye, garantörlük haklarını kullanarak adaya müdahale kararı aldı.
Üç aşamalı olarak planlanan harekatın ilk aşamasında hava ve kıyı başının tesisi ve elde bulundurulması, ikinci aşamada çıkan ve indirilen birliklerin birleşmesi, üçüncü aşamasında ise harekat alanının genişletilmesi planı başarıyla gerçekleştirildi.
Harekat, 20 Temmuz 1974 sabahı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Girne kıyılarına çıkmasıyla başladı.
Türk Hava Kuvvetlerinin desteğiyle eş zamanlı olarak 5 muhrip, 4 denizaltı, 5 koruma hücum botu ve 31 çıkarma gemisiyle, yaklaşık 2000 askerle Girne plajlarına çıkarma gerçekleştirildi.
Adaya Girne’den giriş yapıldıktan sonra hava indirme tugayı paraşütlerle Beşparmak Dağları’nın güney kısmına indirildi.
Şiddetli çatışmaların ardından hızlı ve etkili bir şekilde ilerleyen Türk birlikleri, kısa sürede Lefkoşa’ya ulaşmayı başardı.
Büyük bir baskına uğrayan Rumlar, gün içerisinde toparlanarak akşam saatlerinden itibaren Türk birliklerine karşı harekata başladı.
20 ve 21 Temmuz gecesi Türk ve Rum kuvvetleri arasında çok çetin çatışmalar yaşandı. Türk birlikleri 21 Temmuz’dan itibaren, Rum kuvvetlerine karşı tamamen üstünlük sağlayarak ileri harekata devam etti. 22 Temmuz’da çıkarma yapan diğer birlikler ile birleşme sağlandı.
22 Temmuz’da Ateşkes İlan Edildi
Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı ateşkes kararını 22 Temmuz 1974 saat 17.00’de kabul edip, uygulamaya koyduğunu ilan etti.
BM Güvenlik Konseyi’nin 20 Temmuz 1974 günü aldığı 353 sayılı karara uyarak, üç garantör devlet olan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere; Kıbrıs’ta barışı ve anayasal düzeni yeniden kurmak amacıyla 25 Temmuz’da Cenevre’de görüşmelere başladı.
30 Temmuz’a kadar devam eden bu görüşmelerde; tarafların 8 Ağustos’ta, Cenevre’de tekrar toplanmaları kararı alındı. Bu görüşmeler sonucu yayınlanan “Cenevre Deklarasyon”u ile taraflar; Kıbrıs’ta ayrı iki otonom yönetiminin mevcut olduğunu kabul etmişler, Otonom Türk ve Rum toplumlarının federal bir devlet çatısı altında bir ortak yönetim kurmalarını beyan etmişlerdi.
Ateşkes ilanından sonra, mevcudu 40.000’ni bulan Türk birlikleri oldukça dar bir alana sıkışmış durumdaydı. Birliklerin uzun süre bu dar bölgede bekletilmeleri emniyetleri açısından uygun değildi.
Ateşkes ile birlikte Türk birliklerinin ilerleyişlerini durdurmaları üzerine adanın her yanındaki binlerce Türk, Rumlar tarafından kuşatılmış, Rumlar Türk köylerindeki savunmasız çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere yüzlerce Türk’ü topluca ve vahşice öldürmüştü.
14 Ağustos’ta Harekatın İkinci Bölümüne Geçildi
İkinci Cenevre Konferansı’nda Yunan ve Rum tarafı zaman kazanmak, dünya kamuoyunu Türkiye aleyhine çevirmek için uzlaşmaz bir tutum sergilemeye başladı. Birinci Cenevre Konferansı’nda alınan kararları dahi dikkate almadılar.
İkinci Cenevre Konferansı’nın başarısızlığa uğraması üzerine, Türk Silahlı Kuvvetleri İkinci Barış Harekatı’na başladı.14 Ağustos günü Saat 06.30’dan itibaren 28 ve 39’uncu Tümenler, Mağusa ve Boğaz Deniz üssünü ele geçirmek üzere doğuya doğru taarruza başladılar.
Türk askeri karşısında çareyi kaçmakta bulan Rumlar uğradıkları yenilgiyi hazmedemeyerek; 14 Ağustos’ta Taşkent, Terazi, Atlılar, Muratağa ve Sandallar köylerinde; savunmasız, çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere yüzlerce Türk’ü topluca ve vahşice katletti. Adanın diğer kesimindeki Türklere de insanlık dışı, vahşice saldırılar yapıldı.
Kolordu bölgesinin batı kesimini savunmakla görevlendirilen; Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı, Lefkoşa Sancağı ve Komando Tugayı batı istikametindeki harekata 15 Ağustos’ta başladı.
16 Ağustos’ta, doğu ve batı istikametlerinde ileri harekatına devam eden Türk birlikleri BM tarafından ilan edilen ateşkes anlaşmasına kadar Mağusa, Lefkoşa ve Lefke hattının kuzeyindeki bölgeyi tamamen kontrol altına almayı başardı.
Darbe Başarısız Oldu, Enosis Hayalli Suya Düştü
Harekatın en önde gelen sonuçlarından biri de Yunanistan’da cuntanın, Kıbrıs’ta ise Sampson’un istifası oldu. Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıslı Türklerin can güvenlikleri sağlanmış, Rumların Enosis hayali Akdeniz’in karanlık sularına gömüldü.
Yaşanan çatışmalarda; 415’i Kara, 65’i Deniz, 5’i Hava ve 13’ü Jandarma olmak üzere 498 Türk askeri şehit olurken, 1200 asker de yaralandı. 70 Kıbrıslı Mücahit ve 270 Kıbrıs Türk’ü de şehit düştü, 1000 Kıbrıslı Türk de yaralandı. BM Barış Gücü askerleri de kayıplar verdi. 3 Avusturyalı asker öldü, 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralandı.
Türkiye bu harekatı ile kendi güvenliğini ve Kıbrıslı Türklerin güvenliğini tehlikeye atacak girişimlere hiçbir zaman seyirci kalmayacağını dünyaya fiilen kanıtlamış oldu.
Kıbrıslı Türkler, kendi kaderini tayin hakkını kullanarak önce 13 Şubat 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devlet’ini, 15 Kasım 1983’de ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti.